Dink iddianamesinde istedikleri olmayınca mahkemeyi değiştirdiler
Başsavcılık daha önce 2 defa geri çevirdiği Hrant Dink iddianamesini bu kez kabul etti. Ancak Savcı Gökalp Kökçü'nün ana dava ile birleştirilmesi talebine rağmen dosyayı terör suçlarına bakması için yeni kurulan 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İddianamede bazı kamu görevlilerine de 'silahlı terör örgütü' suçlaması yöneltildi.
Hrant Dink'in öldürülmesinde ihmali olan kamu görevlileri hakkında hazırlanan ve daha önce iki defa iade edilen iddianame, başsavcılık tarafından onaylanarak mahkemeye gönderildi. Savcı Gökalp Kökçü, iddianamenin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Hrant Dink ana davası ile birleştirilmesi talebinde bulunmuştu. Ancak başsavcılık iddianameyi terör suçlarına bakan 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İddianamede bazı isimler hakkında TCK'nın 314. maddesinde düzenlenen ‘silahlı terör örgütü' suçlamasının yer aldığı öğrenildi.
Gazeteci Hrant Dink'e 19 Ocak 2007'de düzenlenen suikastla ilgili, ihmali olan kamu görevlileri hakkında yaklaşık 9 yıldır devam eden soruşturma tamamlandı. Savcı Gökalp Kökçü 21 Ekim 2015'te iddianameyi yazarak başsavcılığa göndermişti. Ancak iddianame aynı gün ‘eksik' olduğu gerekçesiyle iade edilmişti. Savcı iddianameyi 22 Ekim'de ikinci defa başsavcıya iletti. Ancak başsavcılık bir süre sonra iddianameyi bir kez daha iade etti. İade gerekçesi olarak 2 husus öne çıktı. İlki, bazı şüpheliler ve deliller arasında irtibat kurulamamasıydı. İkincisi ise savcının, davanın İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden ana dava ile birleştirme talebini yeterince gerekçelendirememesiydi. Ancak bu görülmemiş iade restleşmesinin perde arkasında farklı gerçeklerin olduğu konuşuldu.
ADLİYEDE RESTLEŞME
İddianamede, halen Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olan Engin Dinç'in başını çektiği hükümete yakın bazı bürokratların da şüpheli olarak yer almasının rahatsızlık doğurduğu belirtildi. Başsavcılığın bu isimlerin iddianameden çıkarılması için savcıya baskı yaptığı bizzat Dink ailesinin avukatları tarafından dillendirildi. İddianameye yapılan bir diğer müdahale de birleştirme talebine yönelikti. İade edilen iddianamede cinayet tarihinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Engin Dinç, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay da dahil 26 kişi şüpheli olarak yer alıyordu. Bu 3 isim hakkında, ihmal suçlamasıyla 25 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, olay tarihinde istihbarat daire başkanlığında görevli olan emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer'in de aralarında olduğu isimler hakkında ise ‘kasten adam öldürme' suçlaması yer alıyordu.
TERÖR SUÇLAMASI EKLEDİLER
Tüm bu tartışmaların arasında savcı Gökalp Kökçü 4 Aralık 2015'te iddianameyi 3. kez başsavcılığa gönderdi. O iddianame 9 Aralık'ta başsavcılık tarafından onaylanarak mahkemeye gönderildi. Ancak onayla birlikte ilginç bir detaya ulaşıldı. Soruşturma aşamasında hiç gündeme gelmeyen ‘terör örgütü' suçlamasının da yer aldığı ortaya çıktı. Oysa soruşturma aşamasında hiçbir şüpheli ‘terör örgütü' suçlaması ile tutuklamaya sevk edilmemişti. Soruşturmanın hiçbir aşamasında gündeme gelmeyen terör örgütü suçlamasının iade restleşmesinin ardından ortaya çıkması soru işaretleri doğurdu. Bu durumun Dink soruşturmasının ‘paralel' iftirasıyla Hizmet Hareketi ile irtibatlandırılmaya çalışıldığı şüphelerini gündeme getirdi.
İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden ana dava ile birleştirme talebine rağmen iddianamenin yeni kurulan ve ‘terör' suçlarına bakmakla görevlendirilen 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi de şüphe uyandıran bir diğer husus. Mahkemenin iddianameyi incelemek için 15 günlük süresi var.
Dink ailesi de ‘5. Ağır Ceza'ya gitmeli' demişti
Dink ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, geçtiğimiz hafta savcılığa dilekçe vererek, dosyadaki şüpheliler Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler'in iddianameden çıkarılmaya çalışıldığına dikkat çekmişti. Bakırcıoğlu, "Savcı Gökalp Kökçü tarafından düzenlenen 20.10.2015 tarihli iddianame mevcut haliyle İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulmalıdır." demişti.
