Sevgi Akarçeşme - Havuzdan bakınca G20
Malumunuz, ülkemiz çok öncesinden belli olduğu üzere G20 zirvesinde ev sahibiydi.
Dünya liderlerine bile liderlik yapan, Obama'nın yanağını sıvazlamak suretiyle ona bile ayar veren bir reisimiz olduğu için ne kadar gurur duysak az. Sonradan ‘açı yanılttı' dense de bir kere o poz girdi dolaşıma… Siz aldanmayın, Obama ve Putin'in bir kenarda ciddi ciddi Suriye meselesini konuştuğuna ve Türkiye'nin güvenli bölge tezinin reddedilmesine. Böyle zirvelerde önemli olan mimikler, basına verilen pozlar ve el-kol hareketleridir. Hele Amerikalılar, hemcinslerinin kendilerine dokunarak mesaj vermesini çok olumlu karşılar. Karşılığında 3,4 milyar dolarlık füze ihalesini Çin'den alıp ABD'ye verdik, ama değmez mi iç kamuoyuna dağıtılacak Obama'nın yanağına dokunma karesine? İnsanlar Obama ile tokalaşmak için bile ne paralar döküyor, devir P(ia)R devri sonuçta…
Obama'yı da ayrıca tebrik ediyorum. Basına baskı, ifade özgürlüğü gibi tatsız konuları böyle bir ortamda dile getirme nezaketsizliğini göstermediği için. Kapalı kapılar ardında ne söyledi bilinmez, ama diplomasi bunu gerektirir.
G20 zirvesini tam da olması gerektiği gibi, suya sabuna dokunmadan veren medyamız yine yükselen Türkiye'ye yakışır bir iş çıkardı. Hele TRT Çocuk kanalı yöneticilerini özellikle takdir ettim. Çizgi filmlerle beyinleri yıkanan, gereksiz malzemeyle doldurulan çocuklara G20 zirvesinden dünya liderimizin görüntülerini vermek muhteşem bir fikirdi. Ben olsam bu fikrin sahibi kimse TRT genel müdürü sonra da vekil falan olmasını sağlarım ki millete ibret-i alem olsun. Siz bakmayın tam o sırada Samanyolu Yayın Grubu'nun 13 kanalının birden uydudan çıkarılmasına ve bu sansürdür yaygaralarına! Biz işimize, hükümeti övme özgürlüğünü sonuna kadar kullanarak, rahatça devam edebiliyoruz. Türkiye'de medyanın özgür olmadığı ‘üst akıl' ve yerli işbirlikçilerinin propagandasından ibaret. G20'den yansıyan fotoğraflar ‘üst akıl' temsilcilerinin dünya lideri önünde diz çöktüğünü göstermiyor mu hem? Baksanıza Merkel bir ayda tam iki kere dünya liderimizin ayağına gelmedi mi? Gördüğünüze mi inanacaksınız yoksa kapalı kapılar ardında yapıldığı söylenen mülteci pazarlıklarına mı?
G20'de alınan güvenlik önlemleri de yükselen Türkiye'ye yakışır boyuttaydı. Gezi'de darbe yapmaya çalışsa da CNN bile dize gelmiş, güvenlik tedbirlerini anlatıyordu dünyaya. Neyse ki Silvan'dan Suriye'de savaşta yıkılmış şehirleri andıran kareler yansımadı da iç ve dış düşmanlar sevindirilmedi. Tam bu sıralarda, Paris'te katliam yapan IŞİD'in Ankara'da tarihimizin en kanlı eylemine imza attığını hatırlatanların da ‘paralel yapı' ile bağlarının araştırılmasında fayda var. Kreş basan, ‘makul şüpheli' ev kadınlarını kelepçeleyen terörle mücadele ekiplerinin artık bu bağlantılara dikkat etmesi gerekiyor. Neymiş? IŞİD, hücre evleriyle metropol şehirlerde bile cirit atıyormuş! Büyük Türkiye'nin düşmanlarının hezeyanları bunlar.
Zaten siz sevgili okurların böyle IŞİD, G20 gibi konulara çok da kafa yorması gerekmez. Siz dizilerinizi, maçları seyretmeye, hafta sonları AVM'lere gitmeye devam edin. Biz sizin yerinize gündemi takip eder, hükümetin yazmamızda fayda gördüklerini aktarırız. O arada, biz de üç-beş nemalanırız. Gazeteciyiz diye hayat standardımız yükselmesin mi? Biz de faydalanmayalım mı yeni Türkiye'nin rant düzeninden?
Sevgili Zaman okurları, bir günlüğüne de olsa kendimi bir havuz yazarının yerine koymaya çalıştım. En az size olduğu kadar bana da işkence gibi gelse de ülkenin ciddi bir kesiminin bu zırvalarla analiz diye oyalandığını hatırlamakta fayda var. Hepsi bu kolektif hipnoz bitmesin diye…