Мы в Telegram
Добавить новость
123ru.net
World News in Dutch
Ноябрь
2015

İşte Türkiye'deki Suriye

0
Zaman 

2011'den bu yana Suriye'den dünyaya göç var. İç savaş mağduru milyonlarca insan, evlerinden oldu. Olmaya devam ediyor.

Son günlerde Avrupa kıyılarındaki görüntüler sorunun odağını değiştirmiş olsa da, Suriyeli göçmenlerin “yürüyüşü” sadece Avrupa'ya değil. Hâlen çok sayıda Suriyeli göçmen, Ürdün, Irak, Lübnan ve Türkiye'de. Türkiye, en fazla Suriyeli göçmene ev sahipliği yapan ülke. Suriyeli göçmenlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un yaptığı açıklamaya göre, 2,2 milyon Suriyeli Türkiye'ye sığınmış durumda; ülke bütçesinden bu konu için şimdiye dek harcanan para da 7,6 milyar doları bulmuş (18 Eylül 2015, Reuters).

Peki, 2,2 milyon Suriyeli nerede, hangi şartlarda yaşıyor? Suriye'de kriz ilk patlak verdiğinde Türkiye, Afet ve Acil Durum Yardımı (AFAD) Başkanlığı'nı yetkilendirdi ve sınırdaki illere kamplar kurulmaya başladı. Sayıları 25'i bulan bu kamplarda 250-300 bin Suriyeli yaşıyor. İki milyona yakın Suriyeli göçmen ise Türkiye'nin 72 şehrine dağılmış durumda. Elbette yoğunluk sınırdaki şehirlerde ancak İstanbul'da 1 milyona yakın Suriyeli göçmenin yaşadığı tahmin ediliyor. 2,2 milyon Suriyeli devletin “kayıt altına aldığı” göçmenlerin sayısı. Saha araştırmaları kayıt altında olmayan Suriyelilerin de varlığından bahsediyor.

Kamplar

amplardaki Suriyeliler, genelde maddî; durumu iyi olmayanlar, yardıma ve bakıma muhtaç olanlar. AFAD'ın koordinatörlüğünde işletilen kamplarda hayatın nasıl olduğuna dair bulgular, büyük çeşitlilik arz ediyor. The New York Times gazetesinde 13 Şubat 2014'te yayımlanan “Nasıl Mükemmel Bir Mülteci Kampı İnşa Edilir?” başlıklı haber, başlığından da anlaşılabileceği gibi, Kilis Öncüpınar'daki yerleşkeye övgüler yağdırıyordu. Burası bir konteynır kampı. 2053 adet konteynırdan oluşan kamp, dünyanın diğer yerlerindeki mülteci kamplarının aksine “temiz” olarak niteleniyor. Haberde görüşüne yer verilen kamp sakinlerinin hepsi de Türk yetkililere teşekkürlerini iletiyorlar. Böyle bir kampı inşa etmenin aylık masrafının 2 milyon dolar olduğu belirtiliyor. Bu süreçte harcanan 7,6 milyon doların önemli bir kısmı kamplara gidiyor. Bazı araştırmacılar, kamplara harcanacak parayla, şehirlere dağılmış haldeki Suriyeli göçmenlere farklı imkânlar sağlanabileceği görüşünde. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu'nun (USAK) Mayıs 2013'te yayınladığı alan araştırması da, bu tezleri destekler mahiyette. Kamp sakinlerinin yüzde 88,1'inin buradaki hizmetten memnun olduklarını kaydetmiş. Kamptaki çocukların yüzde 54,9'u rehabilitasyon hizmeti alıyormuş. Yine rapora göre en çok şikâyet sağlık yardımı hususunda gelirken, kamptakiler güvenlikten çok memnunlarmış. Burada kalanların yüzde 84'ü ise savaştan sonra ülkelerine dönmek istiyorlarmış.

Tabii bir de madalyonun diğer yüzü var. 25 kampın tamamı konteynırlardan oluşmuyor, hâlen çadır kampında yaşayanlar da var. Büyük çoğunluğu sivil denetime kapalı. Yabancı gözlemciler de kampların çoğuna giriş yapamıyor. Saha araştırmacılarının görüştüğü, bir süre kampta yaşadıktan sonra dışarıda yaşamaya karar vermiş Suriyeliler de kamplarla ilgili pek iyi şeyler anlatmamışlar. Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği & Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nin hazırladığı “Göz Ardı Edilenler: İstanbul'da Yaşayan Suriyeli Sığınmacılar” isimli raporda (13 Mart 2013), kamp koşullarının kötü olduğu vurgulanıyor ve insanların bu sebeple kamp dışında bir hayat kurmaya çalıştıkları aktarılıyor. Mazlumder, Eylül 2013'te yayınladığı rapor için kamplara giriş izni istemiş fakat alamamış. Koç Üniversitesi'nden araştırmacı Şenay Özden ise Kilis ve Islahiye'deki kampların sakinleriyle görüşmüş. Türkiye'deki kampların Ürdün ve Lübnan'dan daha iyi durumda olduğu notunu düşüyor. Ancak yine de çok zorlayıcı tarafları var. Görüştüğü bir kamp sakini, Urfa'daki kamplarda aşırı sıcaklar sebebiyle bebek ölümleri yaşandığını belirtmiş. Bir diğeri, “insan gibi yaşamak isteyenler” için kamp şartlarının “kabul edilemez” olduğunu söylemiş. Hacettepe Üniversitesi'nin (Aralık 2014) araştırmasında kampların standartların üstünde olduğu belirtiliyor. Ancak Suriyelilerle yapılan görüşmelerde “kamplarda yaşamak istemedikleri” ortaya çıkmış. Elbette bunun sadece kampların şartlarıyla ilgili olmadığı söylenebilir. Kamplar sadece “iyi-kötü koşullar” açısından değil, “nihayetinde kamp” yaklaşımıyla değerlendirilmeli. İnsanlar bütün olumsuz koşullara rağmen bir hayat kurmak istiyor.

Kamp dışındaki Suriyeliler nasıl yaşıyor?

Ev kirasını denkleştirmek Suriyelilerin en büyük problemi

Kamp dışında yaşayan Suriyeli göçmenlerin en büyük sorunu, haliyle, barınma ihtiyacı. Mazlumder'in raporunda (Eylül 2013) görüşme yapılan Suriyelilerin dile getirdiği en büyük problem, her ay kirayı denkleştirmek olarak göze çarpıyor. Birçoğu ucuza getirmek için tek oda kiralıyor, eğer geniş bir aileyse bu iki odaya çıkıyor. Görüşülen bir Suriyeli, 8-9 metrekarelik, penceresiz, neredeyse eşyasız bir oda için 350 TL kira ödediğini aktarmış. ORSAM-TESEV ortak yayını olan “Suriyeli Sığınmacıların Türkiye'ye Etkileri” (Ocak 2015) isimli raporda da en çok dikkat çekilen hususların başında kira meselesi geliyor. Özellikle sınır illerinde Suriyeli göçmenlerin gelişiyle kiraların arttığı kayda geçirilmiş. Bu aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi'nin araştırmasında, yerel halkın Suriyeli göçmenlerle ilgili en çok şikâyetçi olduğu durum olarak karşımıza çıkıyor. Suriyeli göçmenlerin yoğun olduğu şehirlerde, ev sahipleri daha yüksek kiralar talep ediyor. Bazı durumlarda birkaç Suriyeli aile bir araya gelip ancak bir ev kiralayabiliyorlar.

‘Misafir' statüsü işleri zora sokuyor

Suriyeli göçmenlerin hâlen “misafir” statüsünde tutulması yaşanan birçok problemin kaynağı. Türkiye, mültecilik konusundaki uluslararası anlaşmalara imza atmış ancak bazı çekinceler koymuş. Avrupa'dan gelen sığınmacıları kabul ediyor ancak Suriyelilere henüz bu hak tanınmış değil. Bu da, öncelikli olarak çalışma izni, sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma gibi temel meselelerde Suriyeli göçmenleri “piyasanın insafına bırakma” olarak yorumlanıyor. Yeni düzenlemelerle ikamet izni alınabiliyor ancak burada bile “ikamet tezkeresi” için 200 TL civarında ücret isteniyor. Hükümet, eğitim ve sağlık hizmetlerini geçici düzenlemelerle çözmeye çalışsa da 2,2 milyon Suriyeliyi kapsayan bir uygulama hayata geçirilmiş değil.

Suriyeliler ‘sorunsuz' iş bulmakta zorlanıyor

Suriyeli göçmenlerin yaşadığı en büyük ikinci sıkıntı: İş bulmak. Çalışma izni alamadıkları için piyasada “ucuz iş gücü” olarak kabul görebiliyorlar ancak. Bu durum özellikle sınırdaki şehirlerde yaygın. ORSAM-TESEV ortak raporunda, ekonomik olarak risklerle fırsatların bir arada olduğu belirtiliyor. Bir yandan sınır şehirlerindeki fabrika sahipleri yerel halkın fabrikada çalışmak istemediğini ve Suriyeli göçmenlerin bu yönüyle “faydalı” olduğunu söylüyor. Ancak bunun yanında yerel halk, bölgede artan işsizliğin (artan kira fiyatları ve enflasyonla beraber) sebebinin Suriyeliler olduğunu düşünüyor.

Ayrıca, Suriyelilerin açtıkları lokantalar gibi “kaçak” işletmeler, daha ucuz oldukları için “haksız rekabete” yol açıyor ve bu da tepki çekiyor. ORSAM-TESEV raporunun bahsettiği fırsatlar, bölgede Suriyeli girişimcilerin açtığı işletmeler, savaşa rağmen Suriye ile devam eden ticaret ve ileride Suriyeli girişimcilerin Ortadoğu'da ticaret kapıları açabileceği gibi hususlar. Bunun yanı sıra iç savaş bazı sınır şehirlerinin gelirlerini hayli sarsmış. Kilis gibi sınırda “kaçakçılık ekonomisi”ne sahip yerlerde ise ekonomik dengeleri değiştirmiş.

Kadınlar ve çocuklar…

Türkiye'deki Suriyeli göçmenlerin büyük çoğunluğu kadınlar ve çocuklardan oluşuyor. Yüzde 55'i 18 yaşın altında. Suriyeli kadınlar, konaklama, sağlık hizmetleri ve iş bulma konusunda çok daha avantajsız konumdalar. Mazlumder'in Mayıs 2014'te Suriyeli kadınlar hakkındaki raporunda çarpıcı bilgiler yer alıyor: Suriyeli göçmenlere yönelik “yardım duygusu” ve “koruyuculuk” algısı, zamanla olumsuz bir noktaya varabilir. Suriye'de bu insanlar çok zor şartlara katlandı ve Türkiye'ye bir ümitle geldiler fakat zor şartlar devam ediyor. İptidai şartlarda yaşıyorlar ve bundan kadınlar fazlaca etkileniyor. Mahremiyet en büyük problem. Kadınların çoğunda travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon belirtileri gözleniyor. Çalışılan yerlerde ya da yaşanan mahallelerde taciz, istismar gibi büyük problemler var. Bunların yanı sıra, özellikle sınır illerinde (Gaziantep, Urfa vs.) Suriyeli kadınlar ikinci, üçüncü eş olmaya zorlanıyor. Bu husus da maalesef bir “sektör” oluşmuş. Bununla birlikte insan kaçakçılığına varan durumlara rastlanıyor. Kadınların bu şekilde birer “eşya” gibi muamele görmesinin yanında, özellikle taşrada yerel halktan kadınlar Suriyeli hemcinslerine daha kötü gözle bakıyorlar. Mazlumder'in görüştüğü kadınların yüzde 80'i çalışmıyor. Haliyle ciddi anlamda yoksunluk çekiyorlar.

Türkiye'de doğan Suriyeli çocuklar

Washington'daki Brookings Enstitüsü'nün Türkiye'den USAK'la birlikte hazırladığı bir raporda (Sonu Gelmeyen Misafirlik, Kasım 2013), bir de ufak ayrıntı dikkati çekiyor. Kamplarda doğan çocuklar yalnızca AFAD'ın kayıt sistemi ile kaydediliyor. Bu çocuklar ileride “vatansızlık” problemi yaşayacaklar zira herhangi bir ülke vatandaşı olarak geçmiyorlar. Savaşın bitmesi hâlinde AFAD'ın bu kayıtları gelecekteki Suriye hükümetiyle paylaşması bekleniyor.

‘Merhamet' zarara dönüşebilir

Acıma ve şefkat duygusunun Suriyelilerin sorununa yeterli çözüm olmadığı ortada. Medyada “olumlu” bir Suriyeli göçmen haberine rastlamak pek mümkün değil. Sokaktaki insanlar, Suriyeli dilencileri, “boş boş gezen” Suriyeli gençleri, bir apartman dairesinde çok ailenin yaşadığını, “ucuz iş gücü” olarak sömürülenleri vs. görüyor. Ancak çoğu kez bu insanların başka şansları olmadığını pek düşünmüyor. Oturum izinleri bile şarta bağlı olan Suriyeli göçmenler, çalışma izni alamıyorlar. Vatandaşlığa geçmeleri henüz pek kimsenin konuşmadığı bir mesele. Çocukların eğitim imkânları yok denecek kadar kısıtlı. Dil problemi her yerde baş gösteriyor, bazıları Türkçe öğrenmeye çalışsalar da henüz aşılabilmiş bir bariyer değil. Sağlık hizmetleri ciddi manada yetersiz. Türkiye'nin hemen her yerinde var olan bir “Suriyeli göçmenler” meselesi var ve fakat henüz kapsayıcı bir politika geliştirilmedi.

‘Ev sahipleri' ne diyor?

Peki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu konuda ne diyor? Araştırmacılar kimi bölgelerde yerel halkın da nabzını tutmuş. Koç Üniversitesi'nden Şenay Özden'in raporunda, yerel halkın sürekli “huzursuz edici hikâyeler” paylaştığı belirtiliyor. Güvenlik endişesi, hırsızlık, çeteleşme gibi dedikodular kulaktan kulağa yayılıyor. Radikal cihatçıların kapı komşuları olma ihtimali insanlara korkutucu geliyor. Özden, “Neden böyle hikâyeler dolaşıyor?” üzerine düşünülmesi gerektiğini söylüyor. ORSAM-TESEV raporunda da belirgin, kayıt altına alınmış bir asayiş probleminin yaşanmadığı fakat söylentilerin yaygın olduğu kaydediliyor. Suriyeli göçmenler genelde varoşlarda yaşadığı için buralarda “gettolaşma” ihtimali beliriyor. Bu da yerel halkı ürkütüyor. Türkiye vatandaşlarında ırk, din ya da mezhep üzerinden dayanışma gösterme eğilimi yüksek. Kürtler Kürtlere, Süryaniler Süryanilere, Araplar Araplara, Aleviler Alevilere sahip çıkıyor bir süre. Ancak bunun da uzun vadeli olması mümkün görünmüyor.

Göçmen sayısı, şehirlerin imkânlarını aşıyor

ORSAM-TESEV raporunun dikkat çektiği önemli bir husus daha var: Sınırdaki bazı yerleşim yerlerinde yerel nüfustan daha fazla sayıda Suriyeli göçmen yaşıyor. Buraların şehir altyapıları, belediye bütçeleri buna hazırlıklı değil. Yerleşim yeri bir iki yılda iki katı nüfusa ulaşıyor. Sözgelimi Kilis'te, Reyhanlı'da kapasitenin çok üstünde “misafir” yaşıyor. Haliyle belediye bütçeleri, sağlık hizmetleri vs. gibi asgari şartların iyileştirilmesi ve destek sağlanması şart. Sınır şehirlerinin Suriyelilerle geçmişten gelen akrabalık ve ticaret gibi bağları var. Bu bağlar daha büyük problemlerin önüne geçmiş gibi görünüyor ancak birçok yerleşim “patlamaya hazır bomba” görünümünde.

Suriyeliler konusu açılınca…

Yerel halkın en önemli şikâyetleri şu yönde: Kiraların yükselmesi, işlerini kaybetme algısı/korkusu ve sağlık sektöründeki aksamalar. Sınır illerindeki kadınlar, Suriyeli genç kadınlardan şikâyetçi. Aynı zamanda toplumda Suriyeliler “bizden birileri” ya da “din kardeşlerimiz” olarak algılanmıyor. Yalnızca “yardıma muhtaç” oldukları ve “zulümden kaçtıkları” konusunda hemfikir toplum. Büyük şehirlerde Suriyeliler konusu açılınca en çok “dilencilik” bahis mevzuu. Ancak Suriyeliler, sokaklardaki dilencilerin “profesyonel” olduğunu ve Suriye'de de dilencilik yaptıklarını söylüyor.

‘Bize misafir demeyin!'

Hacettepe Üniversitesi'nin Doç. Dr. M. Murat Erdoğan başkanlığında hazırladığı göç raporu, 18 ilde yerel halktan 1501 kişiyle yapılmış nicel bir araştırma. Buradaki sonuçlar, Türkiye toplumunun konuya nasıl yaklaştığını genel bir resim ortaya koyuyor. Görüşülen Suriyelilerin en büyük talepleri aynı: Çalışma hakkı, çifte vatandaşlık, eğitim. Bunun yanında “misafir” denmesinden rahatsızlar zira bunun “haddini bil” iması taşıdığını düşünüyorlar. Bir de şöyle tespitleri var: Hükümet çevrelerinin söylemleri sebebiyle, diğer siyasî; gruplara mensup kitleler tarafından dışlanma yaşıyorlar.

ÖNERİLER

Suriyeli göçmenlerle ilgili saha araştırmalarının ve raporların sonunda birtakım öneriler yer alıyor. Bu öneriler devlete, sivil topluma, medyaya ve bu üç kurumun koordinasyonunu sağlayabilecek herkese yapılıyor. Zira Suriyeli göçmenler meselesi, toplumun elbirliği ile üstesinden gelebileceği ve uzun soluklu bir mesele.

Öncelikle bazı tespitleri hatırlatmakta fayda var. Suriyeli göçmenlerle ilgili yetki AFAD'ın koordinatörlüğünde ve hükümet şu aşamada sivil toplumla Suriyeliler arasında bir duvar örme gayretinde. Denetimler zayıf. Haliyle Suriyeli göçmenler biraz devlet politikalarının insafına bırakılmış durumda. Ancak sivil toplum yine de yardım kampanyalarıyla destek olmaya çalışıyor. Yardım dernekleri eğitim gibi meselelerde inisiyatif alıyor. Ancak bunlar hem kısıtlı bir bölgede, az sayıda kişiye ulaşıyor hem de bürokrasiyle koordinasyon zayıf. Bu durumda, hemen bütün raporlarda ve araştırmalarda ilk öneri bürokrasiyle sivil toplum arasında koordinasyonun artırılması yönünde. Mart 2013 tarihli “Göz Ardı Edilenler: İstanbul'da Yaşayan Suriyeli Sığınmacılar” raporunda bürokrasinin, Suriyeli göçmenler konusunda “bilgisiz” oldukları kaydedilmişti. Şu anda da durumun daha iyi olduğunu gösterecek bir veri yok.

Mazlumder'in Eylül 2013 tarihli raporu, öncelikli olarak Suriyelilerin kayıt altına alınması gerektiği üzerinde duruyor. Bu, en başta sağlık problemlerini çözebilmek ve Suriyelileri sağlık kurumlarıyla uyumlu hâle getirmek için gerekli. Ayrıca eğitim konusunda adımlar atılması öneriliyor. Yine Mazlumder'in Suriyeli kadınlarla ilgili raporunda (Mayıs 2014), politikacıların ve uygulayıcıların toplumsal cinsiyet konusunda eğitilmeleri gerektiği belirtiliyor. Zira bilhassa kadınlarla ilgili yaşanabilecek sıkıntıların bilgisizlikle ötelendiği ya da görmezden gelindiği düşünülüyor. ORSAM-TESEV raporunun öneriler bölümü daha zengin bir çerçeve sunuyor. Suriyeli göçmenlerin kayıt edilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanması ve çalışma izninin çözülmesi başlıca öneriler. Bunların yanında, karma (Türk-Suriyeli) eğitimin uyum açısından daha iyi olacağı, Suriyeli doktorlara çalışma izni verilmesi gerektiği, yerel otoritelere daha fazla inisiyatif, belediyelere ek bütçe aktarılması, uluslararası yardıma açık olunması, Suriyeli nitelikli insan gücünün Türkiye'de kalması için teşvik, daha iyi iletişim için “Suriyeli kanaat önderleri” oluşturulması ve bir göç veritabanı kurulması öne çıkan tespitler.

Koç Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet İçduygu'nun Nisan 2015'te yayınlanan raporunda ise meselenin hukukî; boyutu daha net görünür hâle geliyor. Prof. İçduygu, acilen hukukî; statünün belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Gerçekten de pek çok sorunun kaynağında bu durum yatıyor. “Misafir” yaklaşımı, Suriyeli göçmenleri her geçen gün biraz daha toplumda marjinalleştiriyor. Prof. İçduygu ayrıca uyum politikalarını öncelemeyi, gelecekteki göçmen akışları için hazırlık yapmayı ve yükü başka ülkelerle paylaşmayı denemeyi öneriyor.






Загрузка...


Губернаторы России
Москва

Собянин: Москвичи взяли четыре медали на международной олимпиаде по биологии


Спорт в России и мире
Москва

ЕВРО-2024: большой футбол ждет слушателей «Авторадио»


Загрузка...

Все новости спорта сегодня


Новости тенниса
ATP

Карен Хачанов проиграл Вукичу во втором круге турнира ATP-250 в Хертогенбосхе


Загрузка...


123ru.net – это самые свежие новости из регионов и со всего мира в прямом эфире 24 часа в сутки 7 дней в неделю на всех языках мира без цензуры и предвзятости редактора. Не новости делают нас, а мы – делаем новости. Наши новости опубликованы живыми людьми в формате онлайн. Вы всегда можете добавить свои новости сиюминутно – здесь и прочитать их тут же и – сейчас в России, в Украине и в мире по темам в режиме 24/7 ежесекундно. А теперь ещё - регионы, Крым, Москва и Россия.


Загрузка...

Загрузка...

Экология в России и мире
Москва

«Москва 24»: при сборе грибов следует ориентироваться на запах и окрас, чтобы не положить в корзину несъедобные





Путин в России и мире
Москва

Путин приехал на Смоленскую площадь для встречи с руководством МИД РФ


Лукашенко в Беларуси и мире
Минск

Видео: Истерика в Ереване: Пашинян против Лукашенко




123ru.netмеждународная интерактивная информационная сеть (ежеминутные новости с ежедневным интелектуальным архивом). Только у нас — все главные новости дня без политической цензуры. "123 Новости" — абсолютно все точки зрения, трезвая аналитика, цивилизованные споры и обсуждения без взаимных обвинений и оскорблений. Помните, что не у всех точка зрения совпадает с Вашей. Уважайте мнение других, даже если Вы отстаиваете свой взгляд и свою позицию. Smi24.net — облегчённая версия старейшего обозревателя новостей 123ru.net.

Мы не навязываем Вам своё видение, мы даём Вам объективный срез событий дня без цензуры и без купюр. Новости, какие они есть — онлайн (с поминутным архивом по всем городам и регионам России, Украины, Белоруссии и Абхазии).

123ru.net — живые новости в прямом эфире!

В любую минуту Вы можете добавить свою новость мгновенно — здесь.





Зеленский в Украине и мире
Киев

Зеленский: США передадут Киеву новые ЗРК Patriot и «эскадрильи истребителей»


Навальный в России и мире


Здоровье в России и мире


Частные объявления в Вашем городе, в Вашем регионе и в России






Загрузка...

Загрузка...



Николай Цискаридзе

Николай Цискаридзе представит в Кремле выпускные концерты Академии Русского балета



Москва

Чернышов рассказал, кто может заменить Глушенкова в «Локомотиве»

Друзья 123ru.net


Информационные партнёры 123ru.net



Спонсоры 123ru.net